MÜ'MİNforum βeta

Merhaba ziyaretçi, Öncelikle sitemize hoşgeldiniz. Ben robot moderatör olarak siteden daha fazla yararlanmanız için sitemize üye olmanızı öneririm. İyi eğlenceler.


MUMİN FORUM


MÜ'MİNforum βeta

Merhaba ziyaretçi, Öncelikle sitemize hoşgeldiniz. Ben robot moderatör olarak siteden daha fazla yararlanmanız için sitemize üye olmanızı öneririm. İyi eğlenceler.


MUMİN FORUM

MÜ'MİNforum βeta
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MÜ'MİNforum βetaGiriş yap

beta versiyon


descriptionVECİZELER EmptyVECİZELER

more_horiz
[b] [/b]
1-[size=12] [font:fe6c=Times New Roman]Marîz bir asrın, hasta bir unsurun, alîl bir uzvun reçetesi; ittiba'-ı Kur'andır[/font].[/size][size=16]
2-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Azametli bahtsız bir kıt'anın, şanlı tali'siz bir devletin, değerli sahibsiz bir kavmin reçetesi; ittihad-ı İslâmdır.[/size][/font][size=16]
3-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Arzı ve bütün nücum ve şümusu tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek kuvvetli bir ele mâlik olmayan kimse, kâinatta dava-yı halk ve iddia-yı icad edemez. Zira herşey, herşeyle bağlıdır.[/size][/font][size=16]
4-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Haşirde bütün zevi-l ervahın ihyası; mevt-âlûd bir nevm ile kışta uyuşmuş bir sineğin baharda ihya ve inşasından kudrete daha ağır olamaz. Zira kudret-i ezeliye zâtiyedir; tegayyür edemez, acz tahallül edemez, avaik tedahül edemez. Onda meratib olamaz, herşey ona nisbeten birdir.[/size][/font][size=16]
5-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Sivrisineğin gözünü halkeden, Güneş'i dahi o halketmiştir.[/size][/font][size=16]
6-[/size][size=12] Pirenin midesini tanzim eden, Manzu[font:fe6c=Times New Roman]me-i Şemsiyeyi de o tanzim etmiştir.[/font][/size]
[size=16]7-[/size][size=12][font:fe6c=Times New Roman] Kâinatın te'lifinde öyle bir i'caz var ki; bütün esbab-ı tabiiye farz-ı muhal olarak muktedir birer fâil-i muhtar olsalar, yine kemal-i acz ile o i'caza karşı secde ederek [/font][font:fe6c=Times New Roman][color:fe6c=#ff00ff]SUBHANEKE LA KUDRETE LENA İNNEKE ENTEL AZİZÜL HAKİM[/color][/font] diyeceklerdir.[/size][size=16]
8-[/size][size=12][font:fe6c=Times New Roman] Esbaba tesir-i hakikî verilmemiş, vahdet ve celal öyle ister. Lâkin mülk cihetinde esbab dest-i kudrete perde olmuştur, izzet ve azamet öyle ister. Tâ nazar-ı zahirde, dest-i kudret mülk cihetindeki umûr-u hasise ile mübaşir görül[/font]mesin.[/size][size=16]
9-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Mahall-i taalluk-u kudret olan herşeydeki melekûtiyet ciheti şeffaftır, nezihtir.[/size][/font][size=16]
10-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Âlem-i şehadet, avalim-ül guyub üstünde tenteneli bir perdedir.[/size][/font][size=16]
11-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Bir noktayı tam yerinde icad etmek için, bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahî lâzımdır. Zira şu kitab-ı kebir-i kâinatın herbir harfinin, bahusus zîhayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih birer yüzü, nâzır birer gözü vardır.[/size][/font][size=16]
12-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Meşhurdur ki: Hilâl-i îde bakarlardı. Kimse birşey görmedi. İhtiyar bir zât yemin ederek "Hilâli gördüm." dedi. Halbuki gördüğü hilâl değil, kirpiğinin tekavvüs etmiş beyaz bir kılı idi. O kıl nerede? Kamer nerede? Harekât-ı zerrat nerede? Fâil-i teşkil-i enva' nerede?[/size][/font][size=16]
13-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Tabiat, misalî bir matbaadır, tâbi' değil; nakıştır, nakkaş değil; kabildir, fâil değil; mistardır, masdar değil; nizamdır, nâzım değil; kanundur, kudret değil; şeriat-ı iradiyedir, hakikat-ı hariciye değil.[/size][/font][size=16]
14-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Fıtrat-ı zîşuur olan vicdandaki incizab ve cezbe, bir hakikat-ı cazibedarın cezbesiyledir.[/size][/font][size=16]
15-[/size][size=12][font:fe6c=Times New Roman] Fıtrat yalan söylemez. Bir çekirdekteki meyelan-ı nümuvv der: "Ben sünbülleneceğim, meyve vereceğim." Doğru söyler. Yumurtada bir meyelan-ı hayat var. Der: "Piliç olacağım." Biiznillah olur. Doğru söyler. Bir avuç su, meyelan-ı incimad ile der: "Fazla yer tutacağım." Metin de[/font]m[font:fe6c=Times New Roman]ir onu yalan çıkaramaz; sözünün doğruluğu demiri parçalar. Şu meyelanlar, iradeden gelen evamir-i tekviniyenin tecellileridir, cilveleridir.[/font][/size]
[size=16]16-[/size][size=12][font:fe6c=Times New Roman] Karıncayı emirsiz, arıyı ya'subsuz bırakmayan kudret-i ezeliye; elbette beşeri nebisiz bırakmaz. Âlem-i şehadetteki insanlara inşikak-ı Kamer, bir mu'cize-i Ahmediye (A.S.M.) olduğu gibi, mi'rac dahi âlem-i melekûttaki melaike ve ruhaniyata karşı bir mu'cize-i kübra-yı Ahmediyedir ki; nübüvvetinin velayeti bu keramet-i bahire ile isbat edilmiştir ve o parlak zât, [/font]b[font:fe6c=Times New Roman]erk ve Kamer gibi melekûtta şu'le-feşan olmuştur.[/font][/size]
[size=16]17-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Kelime-i şehadetin iki kelâmı birbirine şahiddir. Birincisi ikincisine bürhan-ı limmîdir; ikincisi birincisine bürhan-ı innîdir.[/size][/font][size=16]
18-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Hayat, kesrette bir çeşit tecelli-i vahdettir. Onun için ittihada sevkeder. Hayat, bir şeyi herşeye mâlik eder.[/size][/font][size=16]
19-[/size][size=12][font:fe6c=Times New Roman] Ruh, bir kanun-u zîvücud-u haricîdir, bir namus-u zîşuurdur. Sabit ve daim fıtrî kanunlar gibi, ruh dahi âlem-i emirden, sıfat-ı iradeden gelmiş, kudret ona vücud-u hissî giydirmiştir. Bir seyyale-i latifeyi o cevhere sadef etmiştir. Mevcud ruh, makul kanunun kardeşidir. İkisi hem daimî, hem âlem-i emirden gelmişlerdir. Şayet nevilerdeki kanunlara kudret-i ezeliye bir vücud-u haricî giydirseydi, ruh olurdu. Eğer ruh, vücudu çıkarsa, şuuru başından indirse, yin[/font]e lâyemut bir kanun olurdu.[/size][size=16]
20-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Ziya ile mevcudat görünür, hayat ile mevcudatın varlığı bilinir. Herbirisi birer keşşaftır.[/size][/font][size=16]
21-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Nasraniyet, ya intifa veya ıstıfa edip İslâmiyet'e karşı terk-i silâh edecektir. Nasraniyet birkaç defa yırtıldı, protestanlığa geldi. Protestanlık da yırtıldı, tevhide yaklaştı. Tekrar yırtılmağa hazırlanıyor. Ya intifa bulup sönecek veya hakikî Nasraniyetin esasını câmi' olan hakaik-i İslâmiyeyi karşısında görecek, teslim olacaktır.[/size]
İşte bu sırr-ı azîme, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm işaret etmiştir ki: "Hazret-i İsa nâzil olup gelecek, ümmetimden olacak, şeriatımla amel edecektir."[/font][size=16]
22-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Cumhur-u avamı, bürhandan ziyade, me'hazdaki kudsiyet imtisale sevkeder.[/size][/font][size=16]
23-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Şeriatın yüzde doksanı -zaruriyat ve müsellemat-ı diniye- birer elmas sütundur. Mesail-i içtihadiye-i hilafiye, yüzde ondur. Doksan elmas sütun, on altunun himayesine verilmez. Kitablar ve içtihadlar Kur'ana dûrbîn olmalı, âyine olmalı; gölge ve vekil olmamalı![/size][/font][size=16]
24-[/size][size=12][font:fe6c=Times New Roman] Her müstaid; nefsi için içtihad edebilir, teşri'[/font] edemez.[/size][size=16]
25-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Bir fikre davet, cumhur-u ülemanın kabulüne vâbestedir. Yoksa davet bid'attır, reddedilir.[/size][/font][size=16]
26-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] İnsan fıtraten mükerrem olduğundan, hakkı arıyor. Bazan bâtıl eline gelir; hak zannederek koynunda saklar. Hakikatı kazarken, ihtiyarsız dalalet başına düşer; hakikat zannederek kafasına giydiriyor.[/size][/font][size=16]
27-[/size][size=12][font:fe6c=Times New Roman] Birbirinden eşeff ve eltaf, kudretin çok âyineleri vardır; sudan havaya, havadan esîre, esîrden âlem-i misale, âlem-i misalden âlem-i ervaha, hattâ zamana, fikre tenevvü' ediyor. Hava âyinesinde bir kelime milyonlar kelimat olur. Kalem-i kudret, şu sırr-ı tenasülü pek acib istinsah ediyor. İn'ikas, ya hüviyeti veya hüviyetle mahiyeti tutar. Kesifin timsalleri birer meyyit-i müteharriktir. Bir ruh-u nuranînin kendi âyinelerinde olan timsalleri, birer ha[/font]y[font:fe6c=Times New Roman]y-ı murtabıttır; aynı olmasa da, gayrı da değildir.[/font][/size]
[size=16]28-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Şems hareket-i mihveriyesiyle silkinse, meyveleri düşmez; silkinmezse, yemişleri olan seyyarat düşüp dağılacaktır.[/size][/font][size=16]
29-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] Nur-u fikir, ziya-yı kalb ile ışıklanıp mezcolmazsa, zulmettir, zulüm fışkırır. Gözün muzlim nehar-ı ebyazı, muzii [/size][size=7][color:fe6c=#ff0000](Haşiye)[/color][/size][size=12] leyle-i süveyda ile mezcolmazsa basarsız olduğu gibi, fikret-i beyzada süveyda-i kalb bulunmazsa, basiretsizdir.[/size][/font][size=7][color:fe6c=#ff0000]
[font:fe6c=Times New Roman](Haşiye)[/font][/color][/size][size=12][font:fe6c=Times New Roman][color:fe6c=#ff0000]:[/color] Meali: Gözün gündüze benzeyen beyazı, geceye benzeyen siyahlığıyla beraber olmazsa; göz, göz olmaz.[/font][/size][size=16]
30-[/size][font:fe6c=Times New Roman][size=12] İlimde iz'an-ı kalb olmazsa, cehildir. İltizam başka, itikad başkadır.[/size][/font]

descriptionVECİZELER EmptyGeri: VECİZELER

more_horiz
[b] [/b]
31-[font:34bc=Times New Roman][size=12] Bâtıl şeyleri iyice tasvir, safi zihinleri idlâldir.[/size][/font][size=16]
32-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Âlim-i mürşid, koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir.[/size][/font][size=16]
33-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Bir şey'in vücudu, bütün eczasının vücuduna vâbestedir. Ademi ise, bir cüz'ünün ademiyle olduğundan; zaîf adam, iktidarını göstermek için tahrib tarafdarı oluyor, müsbet yerine menfîce hareket ediyor.[/size][/font][size=16]
34-[/size][size=12][font:34bc=Times New Roman] Desatir-i hikmet, nevamis-i hükûmetle; kavanin-i hak, revabıt-ı kuv[/font]vetle imtizac etmezse cumhur-u avamda müsmir olamaz.[/size][size=16]
35-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Zulüm, başına adalet külâhını geçirmiş; hıyanet, hamiyet libasını giymiş; cihada bagy ismi takılmış, esarete hürriyet namı verilmiş. Ezdad, suretlerini mübadele etmişler.[/size][/font][size=16]
36-[/size][size=12] Menfaat üzerine dönen si[font:34bc=Times New Roman]yaset, canavardır.[/font][/size]
[size=16]37-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Aç canavara karşı tahabbüb; merhametini değil, iştihasını açar. Hem de diş ve tırnağının kirasını da ister.[/size][/font][size=16]
38-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Zaman gösterdi ki: Cennet ucuz değil, Cehennem dahi lüzumsuz değil.[/size][/font][size=16]
39-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Dünyaca havas tanınan insanlardaki meziyet, sebeb-i tevazu' ve mahviyet iken; tahakküm ve tekebbüre sebeb olmuştur. Fukaranın aczi, avamın fakrı sebeb-i merhamet ve ihsan iken; esaret ve mahkûmiyetlerine müncer olmuştur.[/size][/font][size=16]
40-[/size][size=12][font:34bc=Times New Roman] Bir şeyde mehasin ve şeref hasıl oldukça, havassa peşkeş ederler; seyyiat olsa, [/font]avama taksim ederler.[/size][size=16]
41-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Gaye-i hayal olmazsa veyahut nisyan veya tenasi edilse; ezhan enelere dönüp etrafında gezerler.[/size][/font][size=16]
42-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Bütün ihtilalat ve fesadın asıl madeni ve bütün ahlâk-ı rezilenin muharrik ve menba'ı tek iki kelimedir:[/size][/font][size=16]
Birinci Kelime:[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] "Ben tok olsam, başkası açlıktan ölse bana ne!"[/size][/font][font:34bc=Times New Roman][size=16]
İkinci Kelime:[/size][/font][font:34bc=Times New Roman][size=12] "İstirahatim için zahmet çek; sen çalış, ben yiyeyim."[/size]
Birinci kelimenin ırkını kesecek tek bir devası var ki, o da vücub-u zekattır.
İkinci kelimenin devası, hurmet-i ribadır. Adalet-i Kur'aniye âlem kapısında durup, ribaya "Yasaktır, girmeye hakkın yoktur" der. Beşer bu emri dinlemedi, büyük bir sille yedi. Daha müdhişini yemeden, dinlemeli!..[/font][size=16]
43-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Devletler, milletler muharebesi; tabakat-ı beşer muharebesine terk-i mevki ediyor. Zira beşer esir olmak istemediği gibi, ecîr olmak da istemez.[/size][/font][size=16]
44-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Tarîk-ı gayr-ı meşru ile bir maksadı takib eden, galiben maksudunun zıddıyla ceza görür, Avrupa muhabbeti gibi gayr-ı meşru muhabbetin akibetinin mükâfatı, mahbubun gaddarane adavetidir.[/size][/font][size=16]
45-[/size][size=12] Maziye, mesa[font:34bc=Times New Roman]ibe kader nazarıyla ve müstakbele, maasiye teklif noktasında bakmak lâzımdır. Cebr ve İtizal, burada barışırlar.[/font][/size]
[size=16]46-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Çaresi bulunan şeyde acze, çaresi bulunmayan şeyde ceza'a iltica etmemek gerektir.[/size][/font][size=16]
47-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Hayatın yarası iltiyam bulur. İzzet-i İslâmiyenin ve namusun ve izzet-i milliyenin yaraları pek derindir.[/size][/font][size=16]
48-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Öyle zaman olur ki; bir kelime bir orduyu batırır, bir gülle otuz milyonun mahvına sebeb olur. [/size][size=7][color:34bc=#ff0000](Haşiye)[/color][/size][size=12] Öyle şerait tahtında olur ki; küçük bir hareket, insanı a'lâ-yı illiyyîne çıkarır ve öyle hal olur ki; küçük bir fiil, insanı esfel-i safilîne indirir.[/size][/font][size=7][color:34bc=#ff0000]
[font:34bc=Times New Roman](Haşiye)[/font][/color][/size][font:34bc=Times New Roman][size=12][color:34bc=#ff0000]:[/color] Sırp bir neferin Avusturya Veliahdine attığı bir tek gülle; eski harb-i umumîyi patlattırdı, otuz milyon nüfusun mahvına sebeb oldu.[/size][/font][size=16]
49-[/size][size=12][font:34bc=Times New Roman] Bir tane sıdk, bir harman yalanları yakar. Bir tane hakikat, bir harman hayalata müreccahtır. [/font][font:34bc=Times New Roman][color:34bc=#ff00ff]LA YELZEMU MİN LÜZUMİ SIDKİ KÜLLİ KAVLİN KAVLÜ KÜLLİ SIDK[/color][/font][/size][font:34bc=Times New Roman]
Her sözün doğru olmalı; fakat her doğruyu söylemek, doğru değil.[/font][size=16]
50-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.[/size][/font][size=16]
51-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] İnsanları canlandıran emeldir; öldüren ye'stir.[/size][/font][size=16]
52-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Eskiden beri i'la-yı kelimetullah ve beka-yı istiklaliyet-i İslâm için farz-ı kifaye-i cihadı deruhde ile kendini, yek-vücud olan âlem-i İslâm'a fedaya vazifedar ve hilafete bayrakdar görmüş olan bu devlet-i İslâmiyenin felâketi; âlem-i İslâmın saadet ve hürriyet-i müstakbelesiyle telafi edilecektir. Zira şu musibet, maye-i hayatımız olan uhuvvet-i İslâmiyenin inkişafını hârikulâde ta'cil etti.[/size][/font][size=16]
53-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Hristiyanlığın malı olmayan mehasin-i medeniyeti ona mal etmek ve İslâmiyetin düşmanı olan tedenniyi ona dost göstermek, feleğin ters dönmesine delildir.[/size][/font][size=16]
54-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Paslanmış bîhemta bir elmas, daima mücella cama müreccahtır.[/size][/font][size=16]
55-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Herşeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir, göz ise maneviyatta kördür.[/size][/font][size=16]
56-[/size][size=12] Mecaz, ilmin eli[font:34bc=Times New Roman]nden cehlin eline düşse, hakikata inkılab eder; hurafata kapı açar.[/font][/size]
[size=16]57-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] İhsan-ı İlahîden fazla ihsan, ihsan değildir. Her şeyi, olduğu gibi tavsif etmek gerektir.[/size][/font][size=16]
58-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] Şöhret, insanın malı olmayanı dahi insana maleder.[/size][/font][size=16]
59-[/size][size=12] Hadîs, maden-i hayat ve mülhim-i h[font:34bc=Times New Roman]akikattır.[/font][/size]
[size=16]60-[/size][font:34bc=Times New Roman][size=12] İhya-yı din, ihya-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.[/size][/font]

descriptionVECİZELER EmptyGeri: VECİZELER

more_horiz
[b] [/b]
61-[size=12][font:38a8=Times New Roman] Nev'-i beşere rahmet olan Kur'an; ancak umumun, lâakal ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder. Medeniyet-i hazıra, beş menfî esas üzerine teessüs etmişti[/font]r:[/size][size=16]
1-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Nokta-i istinadı, kuvvettir. O ise, şe'ni tecavüzdür.[/size][/font][size=16]
2-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Hedef-i kasdı menfaattır. O ise, şe'ni tezahümdür.[/size][/font][size=16]
3-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Hayatta düsturu, cidaldir. O ise, şe'ni, tenazu'dur.[/size][/font][size=16]
4-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Kitleler mabeynindeki rabıtası, âheri yutmakla beslenen unsuriyet ve menfî milliyettir. O ise, şe'ni müdhiş tesadümdür.[/size][/font][size=16]
5-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Cazibedar hizmeti, heva ve hevesi teşci' ve arzularını tatmindir. O heva ise, insanın mesh-i manevîsine sebebdir.[/size][/font]
[font:38a8=Times New Roman]Şeriat-ı Ahmediyenin (A.S.M.) tazammun ettiği ve emrettiği medeniyet ise: Nokta-i istinadı, kuvvete bedel haktır ki; şe'ni, adalet ve tevazündür. Hedefi de, menfaat yerine fazilettir ki; şe'ni, muhabbet ve tecazübdür. Cihet-ül vahdet de, unsuriyet ve milliyet yerine, rabıta-i dinî ve vatanî ve sınıfîdir ki; şe'ni samimî uhuvvet ve müsalemet ve haricin tecavüzüne karşı, yalnız tedafü'dür. Hayatta, düstur-u cidal yerine düstur-u teavündür ki; şe'ni, ittihad ve tesanüddür. Heva yerine hüdadır ki; şe'ni, insaniyeten terakki ve ruhen tekâmüldür.[/font]
[font:38a8=Times New Roman]Mevcudiyetimizin hâmisi olan İslâmiyetten elini gevşetme, dört el ile sarıl; yoksa mahvolursun.[/font][size=16]
62-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Musibet-i âmme, ekseriyetin hatasından terettüb eder. Musibet; cinayetin neticesi, mükâfatın mukaddemesidir.[/size][/font][size=16]
63-[/size][size=12][font:38a8=Times New Roman] Şehid kendini hayy bilir. Feda ettiği hayatı, sekeratı tatmadığından, gayr-ı münkatı' ve bâki görüyor. Yalnız [/font]daha nezih olarak buluyor.[/size][size=16]
64-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Adalet-i mahza-i Kur'aniye; bir masumun hayatını ve kanını, hattâ umum beşer için de olsa, heder etmez. İkisi nazar-ı kudrette bir olduğu gibi, nazar-ı adalette de birdir. Hodgâmlık ile, öyle insan olur ki; ihtirasına mani herşey'i, hattâ elinden gelirse dünyayı harab ve nev'-i beşeri mahvetmek ister.[/size][/font][size=16]
65-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Havf ve za'f, tesirat-ı hariciyeyi teşci' eder.[/size][/font][size=16]
66-[/size][size=12] Muhakkak maslahat, mevhum mazarrata feda edilmez.[/size][size=16]
67-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Şimdilik İstanbul siyaseti, İspanyol hastalığı gibi bir hastalıktır.[/size][/font][size=16]
68-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Deli adama "iyisin, iyisin" denilse iyileşmesi, iyi adama "fenasın, fenasın" denilse fenalaşması nâdir değildir.[/size][/font][size=16]
69-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Düşmanın düşmanı, düşman kaldıkça dosttur; düşmanın dostu, dost kaldıkça düşmandır.[/size][/font][size=16]
70-[/size][size=12][font:38a8=Times New Roman] İnadın işi: Şeytan birisine yardım etse; "Mele[/font]ktir" der, rahmet[/size][font:38a8=Times New Roman]
okur; muhalifinde melek görse, "libasını değiştirmiş şeytandır." der, lanet eder.[/font][size=16]
71-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Bir derdin dermanı, başka bir derde zehir olabilir. Bir derman, haddinden geçse, dert getirir.[/size][/font][size=16]
72-[/size][size=12] [font:38a8=Times New Roman][color:38a8=#ff00ff]EL CEMİYYETÜLLETİ FİHET TESANÜDÜ ALETÜN HULİKAT Lİ TAHRİKİS SEKENAT... VEL CEMİYYETÜLLETİ FİHET TEHASÜDÜ ALETÜN HULİKAT Lİ TESKİNİL HAREKET...[/color][/font][/size]
[size=16]73-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Cemaatte vâhid-i sahih olmazsa; cem' ve zamm, kesir darbı gibi küçültür. [/size][/font][size=7][color:38a8=#ff0000][font:38a8=Times New Roman](Haşiye)[/font]
[font:38a8=Times New Roman](Haşiye)[/font][/color][/size][font:38a8=Times New Roman][size=12][color:38a8=#ff0000]:[/color] Hesabda malûmdur ki; darb ve cem', ziyadeleştirir. Dört kerre dört, onaltı olur. Fakat kesirlerde darb ve cem', bilakis küçültür. Sülüsü sülüs ile darbetmek, tüsü' olur; yani, dokuzda bir olur. Aynen onun gibi, insanlarda sıhhat ve istikamet ile vahdet olmazsa; ziyadeleşmekle küçülür, bozuk olur, kıymetsiz olur.[/size][/font][size=16]
74-[/size][size=12] Adem-[font:38a8=Times New Roman]i kabul, kabul-ü ademle iltibas olunur. Adem-i kabul; adem-i delil-i sübut, onun delilidir. Kabul-ü adem, delil-i adem ister. Biri şek, biri inkârdır.[/font][/size]
[size=16]75-[/size][size=12][font:38a8=Times New Roman] İmanî mes'elelerde şübhe, bir delili, hattâ yüz delili atsa da; medlûle îras-ı zarar edemez. Çü[/font]nki binler delil var.[/size][size=16]
76-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Sevad-ı a'zama ittiba edilmeli. Ekseriyete ve sevad-ı a'zama dayandığı zaman, lâkayd Emevîlik, en nihayet Ehl-i Sünnet cemaatine girdi. Adedce ekalliyette kalan salabetli Alevîlik, en nihayet az bir kısmı Râfızîliğe dayandı.[/size][/font][size=16]
77-[/size][size=12] H[font:38a8=Times New Roman]akta ittifak, ehakta ihtilaf olduğundan; bazan hak, ehaktan ehaktır; hasen, ahsenden ahsendir. Herkes kendi mesleğine "Hüve hak" demeli, "Hüve-l hak" dememeli. Veyahut "Hüve hasen" demeli, "Hüve-l hasen" dememeli.[/font][/size]
[size=16]78-[/size][size=12] Cennet olmazsa, Cehennem tazib etmez.[/size][size=16]
79-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Zaman ihtiyarlandıkça, Kur'an gençleşiyor; rumuzu tavazzuh ediyor. Nur, nâr göründüğü gibi; bazan şiddet-i belâgat dahi, mübalağa görünür.[/size][/font][size=16]
80-[/size][size=12] Hararetteki meratib, bürûdetin tahallülü iledir; hüsündeki derecat, kubhun tedahülü iledir. Kudret-i ezeliye [font:38a8=Times New Roman]zâtiyedir, lâzımedir, zaruriyedir; acz tahallül edemez, meratib olamaz, herşey ona nisbeten müsavidir.[/font][/size]
[size=16]81-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Şemsin feyz-i tecellisi olan timsali, denizin sathında ve denizin katresinde aynı hüviyeti gösteriyor.[/size][/font][size=16]
82-[/size][size=12][font:38a8=Times New Roman] Hayat, cilve-i tevhiddendir, müntehası da [/font]vahdet kesbediyor.[/size][size=16]
83-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] İnsanlarda veli, Cum'ada dakika-i icabe, Ramazanda Leyle-i Kadir, Esma-i Hüsnada İsm-i A'zam, ömürde ecel meçhul kaldıkça; sair efrad dahi kıymetdar kalır, ehemmiyet verilir. Yirmi sene mübhem bir ömür, nihayeti muayyen bin sene ömre müreccahtır.[/size][/font][size=16]
84-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Dünyada masiyetin akibeti, ikab-ı uhrevîye delildir.[/size][/font][size=16]
85-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Rızk, hayat kadar kudret nazarında ehemmiyetlidir. Kudret çıkarıyor, kader giydiriyor, inayet besliyor. Hayat; muhassal-ı mazbuttur, görünür. Rızk; gayr-ı muhassal, tedricî münteşirdir, düşündürür. Açlıktan ölmek yoktur. Zira bedende şahm ve saire suretinde iddihar olunan gıda bitmeden evvel ölüyor. Demek, terk-i âdetten neş'et eden maraz öldürür; rızıksızlık değil.[/size][/font][size=16]
86-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Âkil-ül lahm vahşilerin helâl rızıkları, hayvanatın hadsiz cenazeleridir; hem rûy-i zemini temizliyorlar, hem rızıklarını buluyorlar.[/size][/font][size=16]
87-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Bir lokma kırk paraya, diğer bir lokma on kuruşa. Ağıza girmeden ve boğazdan geçtikten sonra birdirler. Yalnız, birkaç saniye ağızda bir fark var. Müfettiş ve kapıcı olan kuvve-i zaikayı taltif ve memnun etmek için birden ona gitmek, israfın en sefihidir.[/size][/font][size=16]
88-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Lezaiz çağırdıkça, sanki yedim demeli. Sanki yedimi düstur yapan; "Sanki yedim" namındaki bir mescidi yiyebilirdi, yemedi.[/size][/font][size=16]
89-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Eskiden ekser İslâm aç değildi, tereffühe ihtiyar vardı. Şimdi açtır, telezzüze ihtiyar yoktur.[/size][/font][size=16]
90-[/size][font:38a8=Times New Roman][size=12] Muvakkat lezzetten ziyade, muvakkat eleme tebessüm etmeli; hoş geldin demeli. Geçmiş lezaiz, ah vah dedirtir. "Ah!" müstetir bir elemin tercümanıdır. Geçmiş âlâm, "Oh!" dedirtir. O "Oh" muzmer bir lezzet ve nimetin muhbiridir.[/size][/font]

descriptionVECİZELER EmptyGeri: VECİZELER

more_horiz
[size=24]91-[font:ad8f=Times New Roman] Nisyan dahi bir nimettir. Yalnız her günün âlâmını çektirir, müterakimi unutturur.[/size][/font][size=16]
92-[/size][font:ad8f=Times New Roman][size=12] Derece-i hararet gibi, her musibette bir derece-i nimet vardır. Daha büyüğünü düşünüp, küçükteki derece-i nimeti görüp, Allah'a şükretmeli. Yoksa isti'zam ile üflense, şişer; merak edilse, ikileşir; kalbdeki misali, hayali, hakikata inkılab eder.. o da kalbi döver.[/size][/font][size=16]
93-[/size][size=12][font:ad8f=Times New Roman] Her adam için, heyet-i içtimaiyede görmek ve görünmek için mertebe denilen bir penceresi vardır. O pencere kamet-i kıymetinden yüksek ise, tekebbür ile tetavül edecek; eğer kamet-i kıymetinden aşağı ise, tevazu' ile tekavvüs edecek ve eğilecek.. tâ o seviyede görsün ve görünsün. İnsanda büyüklüğün mikyası; küçüklüktür, yani tevazu'dur. Küçüklüğün mizanı; büyüklüktür, yani tekebbürdür[/font].[/size][size=16]
94-[/size][font:ad8f=Times New Roman][size=12] Zaîfin kavîye karşı izzet-i nefsi, kavîde tekebbür olur; kavînin zaîfe karşı tevazu'u, zaîfte tezellül olur. Bir ulü-l emrin makamındaki ciddiyeti, vakardır; mahviyeti, zillettir.. hanesindeki ciddiyeti, kibirdir; mahviyeti tevazu'dur. Ferd mütekellim-i vahde olsa, müsamahası ve fedakârlığı amel-i sâlihtir; mütekellim-i maalgayr olsa, hıyanettir, amel-i talihtir. Bir şahıs, kendi namına hazm-ı nefs eder, tefahur edemez; millet namına tefahur eder, hazm-ı nefs edemez.[/size][/font][size=16]
95-[/size][size=12] Tertib-i mukaddematta "tefviz" [font:ad8f=Times New Roman]tenbelliktir, terettüb-ü neticede tevekküldür. Semere-i sa'yine ve kısmetine rıza; kanaattır, meyl-i sa'yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa, dûn-himmetliktir.[/font][/size]
[size=16]96-[/size][font:ad8f=Times New Roman][size=12] Evamir-i şer'iyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi, evamir-i tekviniyeye karşı da itaat ve isyan vardır. Birincisinde mükâfat ve mücazatın ekseri âhirette; ikincisinde, ağlebi dünyada olur. Meselâ: Sabrın mükâfatı zaferdir, ataletin mücazatı sefalettir, sa'yin sevabı servettir, sebatın mükâfatı galebedir. Müsavatsız adalet, adalet değildir.[/size][/font][size=16]
97-[/size][size=12] Tem[font:ad8f=Times New Roman]asül tezadın sebebidir, tenasüb tesanüdün esasıdır, sıgar-ı nefs tekebbürün menba'ıdır, za'f gururun madenidir, acz muhalefetin menşeidir, merak ilmin hocasıdır.[/font][/size]
[size=16]98-[/size][font:ad8f=Times New Roman][size=12] Kudret-i Fâtıra ihtiyaç ile, hususan açlık ihtiyacıyla; başta insan bütün hayvanatı gemlendirip, nizama sokmuş. Hem âlemi herc ü mercden halas edip, hem ihtiyacı medeniyete üstad ederek, terakkiyatı temin etmiştir.[/size][/font][size=16]
99-[/size][font:ad8f=Times New Roman][size=12] Sıkıntı, sefahetin muallimidir. Ye's, dalalet-i fikrin; zulmet-i kalb, ruh sıkıntısının menba'ıdır.[/size][/font][size=16]
100- [/size][font:ad8f=Times New Roman][size=16][color:ad8f=#ff00ff]İZA TEENNES ERRİCALÜ BİTTEHEVVÜSİ... TERECCELEN NİSAİ BİL TEVAKKUHİ[/color][/size][/font][font:ad8f=Times New Roman]
Bir meclis-i ihvana güzel bir karı girdikçe; riya, rekabet, hased damarı intibah eder. Demek inkişaf-ı nisvandan, medenî beşerde ahlâk-ı seyyie inkişaf eder.[/font][size=16]
101-[/size][size=12][font:ad8f=Times New Roman] Beşerin şimdiki seyyiat-âlûd hırçın ruhunda, mü[/font]tebessim küçük cenazeler olan suretlerin rolü ehemmiyetlidir.[/size][size=16]
102-[/size][font:ad8f=Times New Roman][size=12] Memnu' heykel; ya bir zulm-ü mütehaccir, ya bir heves-i mütecessim veya bir riya-yı mütecessiddir.[/size][/font][size=16]
103-[/size][size=12][font:ad8f=Times New Roman] İslâmiyetin müsellematını tamamen imtisal ettiği cihetle bihakkın daire-i dâhiline girmiş zâtta; meyl-üt tevsi' meyl-üt tekemmüldür. Lâkaydlık ile haricde sayılan zâtta meyl-üt tevsi', meyl-üt tahribdir. Fırtına ve zelzele zamanında; değil içtihad kapısını açmak, belki pencerelerini de kapatmak maslahattır. Lâübaliler ruhsatlarla okşanılm[/font]a[font:ad8f=Times New Roman]z; azimetlerle, şiddetle ikaz edilir.[/font][/size]
[size=16]104-[/size][font:ad8f=Times New Roman][size=12] Bîçare hakikatlar, kıymetsiz ellerde kıymetsiz olur.[/size][/font][size=16]
105-[/size][font:ad8f=Times New Roman][size=12] Küremiz hayvana benziyor, âsâr-ı hayat gösteriyor. Acaba yumurta kadar küçülse, bir nevi hayvan olmayacak mıdır? Veya bir mikrop küremiz kadar büyüse, ona benzemeyecek midir? Hayatı varsa, ruhu da vardır. Âlem, insan kadar küçülse, yıldızları zerrat ve cevahir-i ferdiye hükmüne geçse; o da bir hayvan-ı zîşuur olmayacak mıdır? Allah'ın böyle çok hayvanları var.[/size][/font][size=16]
106-[/size][font:ad8f=Times New Roman][size=12] Şeriat ikidir:[/size][/font][size=16]
Birincisi:[/size][size=12] Âlem-i asgar olan[font:ad8f=Times New Roman] insanın ef'al ve ahvalini tanzim eden ve sıfat-ı kelâmdan gelen bildiğimiz şeriattır.[/font][/size][font:ad8f=Times New Roman][size=16]
İkincisi:[/size][/font][font:ad8f=Times New Roman][size=12] İnsan-ı ekber olan âlemin harekât ve sekenatını tanzim eden, sıfat-ı iradeden gelen şeriat-ı kübra-yı fıtriyedir ki; bazan yanlış olarak tabiat tesmiye edilir. Melaike bir ümmet-i azîmedir ki, sıfat-ı iradeden gelen ve şeriat-ı fıtriye denilen evamir-i tekviniyesinin hamelesi ve mümessili ve mütemessilleridirler.[/size][/font][size=16]
107- [/size][font:ad8f=Times New Roman][size=16][color:ad8f=#ff00ff]İZA VEZENTE BEYNE HAVASSİ HÜVEYNETİN HURDEBİNİYYETİN VE HAVASSİL İNSANİ TERA SİRRAN ACİBEN ... İNNEL İNSANE KESURETİ YASİN KÜTİBE FİHA SURETÜ YASİN...[/color][/size][/font][size=16]
108-[/size][font:ad8f=Times New Roman][size=12] Maddiyyunluk manevî taundur ki, beşere şu müdhiş sıtmayı tutturdu, gazab-ı İlahîye çarptırdı. Telkin ve tenkid kabiliyeti tevessü' ettikçe, o taun da tevessü' eder[/size][/font][size=16]
109-[/size][size=12] En bedbaht, en muzdarib, e[font:ad8f=Times New Roman]n sıkıntılı; işsiz adamdır. Zira atalet ademin biraderzadesidir; sa'y, vücudun hayatı ve hayatın yakazasıdır.[/font][/size]
[size=16]110-[/size][font:ad8f=Times New Roman][size=12] Ribanın kap ve kapıları olan bankaların nef'i; beşerin fenası olan gâvurlara ve onların en zalimlerine ve bunların en sefihlerinedir. Âlem-i İslâma zarar-ı mutlaktır; mutlak beşerin refahı nazara alınmaz. Zira gâvur harbî ve mütecaviz ise, hürmetsiz ve ismetsizdir.[/size][/font][size=16]
111-[/size][font:ad8f=Times New Roman][size=12] Cum'ada hutbe; zaruriyat ve müsellematı tezkirdir, nazariyatı talim değildir. İbare-i Arabiye daha ulvî ihtar eder. Hadîs ile âyet müvazene edilse, görünür ki; beşerin en beligi dahi, âyetin belâgatına yetişemez, ona benzemez.[/size][/font] [color:ad8f=#800080][right]Said Nursî[/right]
[/color]
privacy_tip Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
power_settings_newLogin to reply