39. AHENK VE UYUŞMAZLIK
Peygamber (s.a.v.) yeni aldığı bahçeye bir cami yapıl¤masını istedi.. Kuba'daki gibi hemen yapıma başladılar. Binanın çoğunu briketlerden yaptılar, fakat kuzeydeki du¤varın, yani Kudüs'e yönelik olan duvarın ortasındaki na¤maz
Yahudiler, Allah'tan korkun ve O'nun size gönderdiği şeyi kabul edin Çünkü siz bu adamın Allah'ın Rasulü olduğunu biliyor¤sunuz» dedi. Daha sonra kendisinin ve ailesinin Müslü¤man olduğunu açıkladı. Bunun üzerine halk, o.nun, daha önce tasdikledikleri konumunu reddettiler.
îslâm, artık vahada tüm teşkilatıyla yerleşmişti. Vahy zekât vermeyi, Ramazan ayında oruç tutmayı farz kılmış, helâller ve haramları belirlemişti. Günde beş vakit namaz cemaatle kılmıyordu. Her namaz vakti müslümanlar yap¤tıkları mescidin önünde toplanıyorlardı. Herkes namaz vaktini gökte güneşin konumuna, onun doğu ufkundaki ilk ışıklarına veya batıda güneşin batış şekline göre belirliyordu. Fakat kişiler farklı farklı vakitler belirleyebiliyor-du. Bu yüzden Peygamber (s.a.v,), namaz vakti geldiğinde müslümanları namaza çağıracak bir alete ihtiyaç duydu. İlk anda aklına yahudilerin borusu gibi boru öttürecek bir adam tayin etmek geldi. Sonradan fikrini değiştirdi ve o zamanki Hristiyanların kullandığı nakus adı verilen tah¤ta çan kullanmaya karar verdi. Fakat bu iki aleti de hiç bir zaman kullanmadılar. Çünkü, İkinci Akabe'de biat eden bir Hazreç'Ii Abdullah îbn Zeyd (r.), bir rüya görmüş ve onu ertesi gün Peygamber (s.a.v.)'e anlatmıştı: «Üstünde iki parça kumaştan yeşil elbiseli bir adam yanımdan geç¤ti, elinde bir nakus vardı. Ben: «Ey Allah'ın kulu, o naku-su bana satar mısın?» dedim. 'Onunla ne yapacaksın?' diye sordu. 'Onunla insanları namaza çağıracağız?' dedim. 'Sana bundan daha iyi bir yol göstereyim mi?' Ben: «Ne¤dir o yol?» diye sordum. Adam: Allahu Ekber, Allah Bü¤yüktür, demelisin' dedi. Ve bu ibareyi dört kez tekrarla¤dı. Sonra ikişer kere de aşağıdakileri okudu: «Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet ederim, Muhammed'in Al¤lah'ın Basulü olduğuna şehadet ederim, Haydi namaza. Haydi kurtuluşa, Allah Büyüktür'. Daha sonra bir kez Al¤lah'tan başka ilah yoktur» dedi».
Peygamber (s.a.v.) bunun hak bir rüya olduğunu söy¤ledi. Abdullah îbn Zeyd (r.)'den, sesi çok güzel olan Bi¤lal (t.)'e rüyasında duyduğu sözlerin aynısını öğretmesini istedi. Camiye yakın en yüksek evlerden biri Neccar ka¤bilesinden bir düğünde ellerini yukarı okurdu. kadına aitti.
Peygamber (s.a.v.) yeni aldığı bahçeye bir cami yapıl¤masını istedi.. Kuba'daki gibi hemen yapıma başladılar. Binanın çoğunu briketlerden yaptılar, fakat kuzeydeki du¤varın, yani Kudüs'e yönelik olan duvarın ortasındaki na¤maz
Yahudiler, Allah'tan korkun ve O'nun size gönderdiği şeyi kabul edin Çünkü siz bu adamın Allah'ın Rasulü olduğunu biliyor¤sunuz» dedi. Daha sonra kendisinin ve ailesinin Müslü¤man olduğunu açıkladı. Bunun üzerine halk, o.nun, daha önce tasdikledikleri konumunu reddettiler.
îslâm, artık vahada tüm teşkilatıyla yerleşmişti. Vahy zekât vermeyi, Ramazan ayında oruç tutmayı farz kılmış, helâller ve haramları belirlemişti. Günde beş vakit namaz cemaatle kılmıyordu. Her namaz vakti müslümanlar yap¤tıkları mescidin önünde toplanıyorlardı. Herkes namaz vaktini gökte güneşin konumuna, onun doğu ufkundaki ilk ışıklarına veya batıda güneşin batış şekline göre belirliyordu. Fakat kişiler farklı farklı vakitler belirleyebiliyor-du. Bu yüzden Peygamber (s.a.v,), namaz vakti geldiğinde müslümanları namaza çağıracak bir alete ihtiyaç duydu. İlk anda aklına yahudilerin borusu gibi boru öttürecek bir adam tayin etmek geldi. Sonradan fikrini değiştirdi ve o zamanki Hristiyanların kullandığı nakus adı verilen tah¤ta çan kullanmaya karar verdi. Fakat bu iki aleti de hiç bir zaman kullanmadılar. Çünkü, İkinci Akabe'de biat eden bir Hazreç'Ii Abdullah îbn Zeyd (r.), bir rüya görmüş ve onu ertesi gün Peygamber (s.a.v.)'e anlatmıştı: «Üstünde iki parça kumaştan yeşil elbiseli bir adam yanımdan geç¤ti, elinde bir nakus vardı. Ben: «Ey Allah'ın kulu, o naku-su bana satar mısın?» dedim. 'Onunla ne yapacaksın?' diye sordu. 'Onunla insanları namaza çağıracağız?' dedim. 'Sana bundan daha iyi bir yol göstereyim mi?' Ben: «Ne¤dir o yol?» diye sordum. Adam: Allahu Ekber, Allah Bü¤yüktür, demelisin' dedi. Ve bu ibareyi dört kez tekrarla¤dı. Sonra ikişer kere de aşağıdakileri okudu: «Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet ederim, Muhammed'in Al¤lah'ın Basulü olduğuna şehadet ederim, Haydi namaza. Haydi kurtuluşa, Allah Büyüktür'. Daha sonra bir kez Al¤lah'tan başka ilah yoktur» dedi».
Peygamber (s.a.v.) bunun hak bir rüya olduğunu söy¤ledi. Abdullah îbn Zeyd (r.)'den, sesi çok güzel olan Bi¤lal (t.)'e rüyasında duyduğu sözlerin aynısını öğretmesini istedi. Camiye yakın en yüksek evlerden biri Neccar ka¤bilesinden bir düğünde ellerini yukarı okurdu. kadına aitti.