5) Anlayış Kabiliyeti, Ve Algılama Güçlerinin Farklı Oluşu:


İhtilaf sebeplerinden biri de gördüğümüz gibi idraklerin farklı oluşudur. Bazı idrak organları gerçekleri bulurken bazıları onların sadece bir kısmını kavrayabilir. Bazılarına ise vesvese ve kuruntu¤lar hakim olur. Bir kısmı da hayal âlemine dalar, başkalarından mi¤ras kalan düşüncelerin'baskısı altında çeşitli fikirlere saplanır.

Kuruntu ve vesveseye kapılma sadece avam tabakasına mahsus olmayıp bazı âlimlere bile hakim olur ve onların basiretlerini ba'ğlar. Böylece gerçekleri idrak edemez olurlar.

«İhvanüssafa» adlı teşkilatın risalelerinde şunlar zikredilmek¤tedir. «Birçok insan vardır ki düşünme kabiliyeti güzel, temyiz ka¤biliyeti çok hassas, tasavvuru süratli ve zekidir. Yine bazıları da var¤dır ki, geri zekâlı, kalbi kör ve şaşkındır. İşte, âlimlerin, görüş ve mezheplerinde ihtilaf ediş sebeplerinden biri de budur. Zira, insan¤ların anlayış kabiliyetleri farklı olunca görüş ve inançları da ona gö¤re değişik olur.» Bu yargı şüphe götürmeyen bir hakikattir. Gerçek¤ten idrak kabiliyetleri ve akılların farklı oluşu, bu akıllarla varılan neticelerin de değişik olmasını gerektirir. Herhangi bir mevzu hakkında hiç, hislerine mahkûm olmuş şairane bir düşünce sahibi ile, neticeleri sebeplere sıkıca bağlayan mantıkçı ve matematiksel bir düşünce sahibinin birleşmesi beklenebilir mi?[13]



6) Liderlik Sevdası Ve Başkalarına Hükmetme Arzusu:


Bu da, insanların ihtilaf etme sebeplerinden biridir. Özellikle si¤yasi alandaki metodlarda kendini gösterir. Başkalarına hükmetme¤yi arzulayan birçok kimse, yönetim hakkında özel arzularından kay¤naklanan birtakım görüşlere saplanır, onları savunmaya çalışır ve bu hususta öyle bir tavır içerisine girer ki, artık, kendisinin .iddiaların¤da çok samimi olduğunu, söylediklerinin, gerçeğin ta kendisi olduğu¤nu zannetmeye başlar. Bazan millî veya ırkî taassup da ihtilâflara sebep olabilir. Bu taassuplar da, liderlik sevdası ve başkalarına hük¤metme arzusu şeklinde tezahür eder.

Bazan hükümdarın propogandasmı yapan, onun yardımına ko¤şan, onun görüşlerini yayan bir takım taraftarları bulunur. Bunlar, in¤sanları davet ettikleri meselenin gerçek olduğu zehabına kapılırlar. Bu tip şahıslar, insanlar için en tehlikeli kişilerdir. Peygamber Efen¤dimiz (S.A.V.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: »Ümme¤tim için en çok korktuğum kimse, konuşmasını iyi bilen münafık bir kimsedir.[14]

İşte bunlar, insanların inceledikleri mevzularda ve araştırma¤lar sonunda vardıkları neticelerde ihtilafa düşme sebeplerinden ba¤zılarıdır. Genellikle bu ihtilaf sebepleri belirli bir bölgeye veya be¤lirli bir mevzua mahsus olmayıp her yer ve her mevzu için söz ko¤nusu olan sebeplerdir.

Bunların yanında müslümanların düşüncelerinde ihtilaf etmele¤rinin birtakım özel sebepleri de vardır...[15]



Iı. Müslümanların İhtilaf Etmelerinin Sebepleri:


Müslümanlar, itikadî, siyasi ve fıkhî konularda ihtilaf edip mez¤heplere aynlmışl ardır. İhtilaf ediş sebeplerini izah etmeden önce şu iki hususu belirtelim.

1) Müslümanlar hiçbir zaman dinin temel prensiplerinde ihti¤laf etmemişlerdir. Mesela; Allahu Tealâ'mn birliği, Hz. Muhammed (S.A.V.)'in Allah'ın peygamberi olduğu, Kur'an-ı Kerim'in Allah ta¤rafından gönderildiği, O'nun, peygamberin en büyük mucizesi ol¤duğu, müslümanların, Kur'an-ı Kerim'i mütevatir yolla nesilden ue-sile aktardıkları, beş vakit namaz, zekât, hac ve oruç gibi ibadetle¤rin ifa ediliş şekli hususunda herhangi bir ihtilaf meydana gelme¤miştir.

Umumî bir ifade ile, îslâmın temel prensiplerinin herhangi bi¤risi hakkında veya içkinin, domuz etinin, ve leşin haram oluşu ile miras hakkındaki umumi esaslar gibi dinin kesin olarak bilinen hu¤suslarında hiçbir ihtilaf olmamıştır. Sadece dinin temel prensipleri ve genel kuralları dışında kalan fer'î meselelerde ihtilaf edilmiştir.

2) Şüphesiz ki müslümanlar arasında siyasi ve itikadı mesele¤ler hakkında görülen ihtilaf, şer den başka bir şey değildi. Bu hu¤susta Buharî, Zeyneb bint-i Cahş'in şöyle dediğini rivayet eder: «Birgün Resulullah (S.A.V), yüzü kıpkırmızı olarak uykudan uyandı ve şöyle dedi: La ilahe illallah, yaklaşan felaketten dolayı vay Arap¤ların haline!»[16]

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bu (hadisti şerifle, kendisinden sonra müslümalnar arasında meydana gelecek olan ihtilaflara işa¤ret buyurur. Diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyurur: «Yahudiler yetmişbir fırkaya ayrılmış, Hristiyanlar da yetmişiki fırkaya ayrıl¤mışlardır. Ümmetim ise yetmişüç fırkaya ayrılacaktır.»[17] Hadis âlim¤leri çeşitli şekillerde rivayet edilen bu hadisin sahih olduğunu söy¤lemişlerdir. Mukbilî, -El alemûşşamih» adlı kitabında şöyle der: «Ümmetin yetmiş fırkaya ayrılacağına dair zikredilen hadisin bir çok rivayetleri vardır. ,Bu rivayetler birbirine destek olmakta, dolayısıyla hadisin ifade ettiği hadisenin meydana geleceğinde hiçbir tereddüd bırakmamıştır.»

İtikadı meseleler hakkında ihtilaf etmenin kötü ve şer olmasına mukabil, Kitap ve sünnette hükmü bulunan mevzular dışındaki me¤selelerde meydana gelen fıkhi ihtilafların kötü olmadığını beyan et¤memiz gerekir. Evet, fıkhi ihtilaflar şer olmayıp bilakis, Kitap ve sünnetin mânâlarını iyice anlamaya ve onlardan çıkarılacak kıyas¤lamalara vesile olmuştur. Aslında bu ihtilaf müslümanların bölün¤mesine vesile olmamış, sadece görüş ayrılığı noktasında kalmıştır. Her fıkıhçı, diğer fıkıhçınm ulaştığı güzel görüşlerden istifade et¤miş, onlara bazan tamamen katılmış bazan da karşı çıkmıştır.

Enıevî halifelerinden Ömer b. Abdülaziz'in Sahabe-i Kiram'ın fer'î meselelerde ihtilaf etmeleri çok hoşuna giderdi, de şöyle derdi: «Resulullah (S.A.V.)'in ashabının ihtilaf etmemeleri bence hoş ol¤mazdı. Çünkü onlar bir tek görüş üzerinde birleşmiş olsalardı insan¤lar zor durumda kalırlardı. Sahabe-i Kiram, kendilerine uyulan ön¤derlerdir. Bir kimse onlardan herhangi birinin sözünü alırsa, o söz o kişi için sünnet gibidir.»[18]

Burada, herhangi bir kimse : «Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ümmetini gecesi, gündüzü kadar aydınlık olan apaçık bir doğru yol üzerinde bıraktığı, onlara sımsıkı sarıldıkları takdirde asla sapma¤yacakları, Allah'ın kitabını ve Resullulah'ın sünnetini bıraktığı hal¤de, müslümanlar niçin ihtilaf ettiler?» diye soracak olursa'bunun ce¤vabı şudur: İhtilaf etmelerinin birçok sebebi vardı. Genelde ise ih¤tilaf iki kısımdır:

a) İslâm ümmetini parçalamayan ve onları birbirine düşürme¤yen ihtilaf.

b) İslâm ümmetini parçalayan, onun birlik ve beraberliğini bo¤zan ihtilaf. Bu da siyasi sahada veya iktidar meselesinde meydana gelen ihtilaftır.

Şimdi bu ihtilaf sebeplerinden bazılarını görelim :[19]



1) Arap Irkçılığı


Bu, ihtilaf sebeplerinden biridir. Hattâ İslâm ümmetini parça¤layan ihtilafların nüvesini teşkil eder.. îslâm, Kur'an-ı Kerim ve sün¤net hükümleriyle ırkçılığa karşı büyük bir savaş açmıştır. Bu hu¤susta Allah Tealâ şöyle buyurmaktadır; «Ey insanlar muhakkak ki sizi bîr erkekle bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışasmız diye sizi, milletlere ve kabilelere ayırdık. Elbette ki Allah nezdinde en şerefli olanınız, ondan en çok korkanınızdır...»[20] Peygamber Efendimiz (S. A.V.) de bir hadîs-i şerifinde «Irkçılığa davet eden bizden değildir. Irkçılık için ölen bizden değildir.» buyurmuştur. Diğer bir hadis-i şerifinde de «Şüphesiz ki Allah Tealâ sizlerden cahiliyet sıkıntılarını ve cahiliyet döneminin, atalarla Övünme âdetini kaldırdı. İnsanlar ya takva sahibi bir mümin veya günahkâr bir fâcirdir. Siz, Âdemoğullarısınız, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Bir kısmı adamlar, cehennemin kömürlerinden olan kavimlerle övünmeyi artık bırak¤sınlar. Aksi halde Allah katında onlar, burnuyla pislikleri itip götü¤ren pislik böceklerinden daha âdi olurlar.»[21] Bir başka hadis-i şerifte ise şöyle buyurmuştur: «Ey insanlar iyi bilin ki Rabbiniz birdir, ba¤banız birdir. îyi bilin ki Arabın, Arap olmayana, Arap olmayanın Araba, kızıl derilinin siyaha, siyahın kızıl deriliye hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük, ancak Allah'dan korkma iledir.» "[22]

Evet, Peygamber Efendimiz (S.A.V.)'in devrinde ırkçılık, bu açık delillerle ortadan kaybolmuştur. Şehid Halife Hz. Osman'ın devrine kadar su yüzüne çıkamamıştı. Bu halifenin son dönemlerinde kuv¤vetli ve korkunç bir şekilde ortaya çıktı. Irkçılığın ortaya çıkışı ön¤ce Emevilerle Haşimîlerin, daha sonra da Haricilerle başkalarının arasında görülen ihtilaflarında büyük bir etkisi vardı. Hariciye mez¤hebi Mudar kabileleri arasında yayılmayıp, Rabia kabilelerinin ara¤sında yayılmıştı. Rabia kabileleri ile Mudar kabilelerinin arasındaki ihtilaflar, cahiliyet devrinde çok meşhurdu. îslâm gelince bu ihtilaf¤ları ortadan kaldırdı. Ne var ki Hariciye fırkasmda yeniden ortaya çıktı.[23]