b) İlim Ve Teori Sahasındaki İhtilaf:


Bu çeşit ihtilaflar, bir kısım itikadı meselelerde ve bazı fer'î me¤selelerde görülüyordu. îtikadî ve hukukî meseleler üzerinde meyda¤na gelen ihtilaflar, teorik safhada kalmış, düşünce olmaktan öteye geçememiştir. Çünkü bu tip ihtilaflara girişen âlimler arasında fiilî çatışmaya dönüşen bir hadise meydana gelmemiştir. Zaten bunların ilmî yaşantıları, ihtilafları teori safhasından tatbikata geçirmeleritasma varmamıştı. Tarafların birbirlerini yanlışlık yapma ve bidat-lara sürüklenme ile suçlamaları neticesinde ihtilaflar daha da şid¤detlenmiştir. Bununla beraber, islâm hukuku meselelerinde ortaya çı-x.kan ihtilaflar, sadece bir görüş olmaktan ileriye geçmemiş hatta, ta¤raflardan herbiri diğerine, «Doğru olan bizim görüşümüzdür. Fakat hatalı olması da muhtemeldir. Başkalarının görüşü ise yanlıştır. Fa¤kat doğru olması ihtimali de vardır.» demişlerdir.

Evet, teorik ihtilafların fiilî ihtilaflarda pek rolü olmamıştır, Ancak, bazı zamanlar iktidar, bir kısım âlimlere işkence etme hırsına kapılmıştı. Bunun sebebi ise ya teorik sahada ihtilaf eden âlimlerin izledikleri metodlarm, devlete karşı kışkırtıcı nıetodlar olmasından kuşkulanmaları, dolayısiyle düşünceyi değil kışkırtmayı cezalandır¤maları, ya da âlimlerin görüşlerinin fitneye sebep olacağından kork¤malarıydı.

Bazan görüşler, îslânı dışı ve îslâmdan 'çıkıp, zındık olmaya da¤vet eden bîr şekil almıştı. Bu gibi görüşlerin arkasında da siyasî bir maksat bulunuyordu. Çünkü zındıklık, politik bir dâvaya zemin ha¤zırlamak için ortaya atılmıştır. Mehdî döneminde, Abbasî devletin¤de görülen zındıklık, bu kabildendi. Abbasi halifesi Mehdi, zındıkla¤rı her yerde takip etti, zındıklık meselesinin peşini bırakmadı. Çün¤kü zındıklık, İslâm iktidarını yıkıp yerine, Horasandan kaynaklanar gayri îslâmî bir iktidar kurmanın ön hazırlıkları mahiyetindeydi Bunu başarmak için zındıklar, herşeyden önce îslâmî düşünceyi çö kertmeye ve kafalardan silip atmaya girişmişlerdi. Mehdî,. bu isyan kârlara karşı iki cihetten savaş açmıştı.[39]



1) Düşünce Sahasında:


Mehdi, münakaşa yapmasını güzelce başaran âlimleri zındıkl* ra musallat etti, onların inanç ve münakaşa metodlarım iptal etti. meye girişti.[40]



2) Savaş Sahasında:


Abbasî halifesi Mehdi, bu sapık dâvanın arkasında bulunan M kanna El Horasanı'ye karşı savaştı. Gerek politik alanda gerekse i kadı ve hukukî alanda görülen teorik ihtilafların derecesi ne olı sa olsun bu ihtilaflar hiçbir zaman îslâmın özüne ve temel prens, lerine yansımamıştır. Daha önce de izah ettiğimiz gibi -ihtilaflar, nin, kati delillerle sabit olan herhangi bir meselesi veya îslâmm mel prensiplerinden sayılan ve inkârı mümkün olmayan herhangi bir meselede meydana gelmemiştir.

îslâm inancına ters düşen bir takım sapık görüşler ortaya çıkın¤ca îslâm âlimleri, bunlara inananları îslâm toplumundan çıkarmış¤lar ve müslüman kabul etmemişlerdir. Meselâ; Hz. Ah" (R.A.) döne¤minde Allah'ın Hz. Ali'ye hulul ettiğine (girdiğine) inanan ve «Sebeiyye- diye adlandırılan bir güruh ortaya çıkmıştır. Yine, aslında peygamberliğin, Hz. Ali (B.A.)'ye geldiğine, Cebrail'in yanlışlık ya¤parak peygamberliği Hz. Muhammed (S.A.V.) 'e verdiğine inanan ve “Ğurabiye» diye adlandırılan bir zümre daha ortaya çıkmıştır. An¤cak bütün müslümanlar, bu iki fırkanın da müslümanhkla hiçbir ili¤şiği olmadığına ve Haricîlerden «Yusuf» suresini inkâr eden fırkanın müslüman olmadığı hususunda ittifak etmişlerdir.

Bütün bu açıklamalardan sonra Islâmi mezheplerin üç kısma ayrıldığı neticesine varıyoruz.

1- Siyasî mezhepler: Bunlar, tatbikat sahasında görülmüş, bazan aralarındaki ihtilaf had bir safhaya varmıştır.

2- İtikadi mezhepler: Bunlar, çoğu kere teorik ihtilaflardan öteye geçmemişlerdir.

3- Fıkhî mezhepler: Bunlar, müslümanlar için bir hayır ve bereket kaynağı olmuşlardır.