6) Hakimiye:


Batmîyeden aktardığımız bazı düşüncelerin açıkça inkâr sayı¤lacak bir yönü yoktur. Bu düşünceler hakkında ancak şunu söyliyebiliriz. Bunlar, Kur'aa-z Kerîm'den ve sünnet-i seniyyeden alınmayan düşüncelerdir. Ne var ki bu düşüncelerin gölgesi altında, İslâm çiz¤gisinden çıkmayan insanlar yanında îslâmdan tamamen sıyrılıp çı¤kanlar da bulunmuştur. Batıniye fırkasının yolu olan ve gölgesi al¤tında görüşlerinin geliştiği gizlilik, «Hakimiyye» diye adlandırılan fırkanın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bunlar İsiâmî sınırlan aşan aşırı uçlardandır. Hakimiye fırkasında olanların bir kısmi; «Al¤lanın nurunun yeryüzünü aydınlatması» meselesinde çok aşırı git¤mişler, Allah'ın, imama hulul ettiği görüşüne varmışlar ve imama ibadet etmeye davet etmişlerdir.

Bu aşın gurubun reisi, Allah'ın, kendisine hulul ettiğini (girdi¤ğini) iddia eden ve insanları kendine ibadet etmeye çağıran, Fatımi devletinin başkanlanndan «el-Hâkim bî-Emrillah» dır. Bu kişi, önce kendini gizledi, daha sonra bazı rivayetlere göre öldü, bazılarına gö¤re ise öldürüldü. Tercih edilen görüş, Hâkim'in, bir kısım akrabala¤rı tarafından öldürüldüğüdür..

«el-Hâkim bî-Emrillah»'m rnüridleri ve kendisinden sonra orta¤ya çıkan mezhebine tâbi olanlar Hâkim'in öldürüğünü kabul etmez¤ler. Onun gizli yaşadığını ve birgün döneceğini iddia ederler.

İşte bu fırkaya «Hakimiyye» adı verilir.[39]



7) Dürziler:


Çoğunluğu Şam'da yaşayan Dürzi'lerin, Hakimilerle büyük bir ilişkisi vardır. Hatta bir kısım tarihçilere göre el-Hâkim bî-Emrillah'-ın, bu aşın düşünceleriyle insanlann huzuruna çıkmasını «Hamza ed-Dürzî» adlı Fars asıllı bir kişi teşvik etmiş ve onu kandırmıştır. Belki de Dürziler bu adama nisbet edilmektedirler.

Bunlann durumlarının ne olduğu bugün bilinmemektedir. İnanç ve davranışlannı komşularından, eş ve dostlarından saklarlar. Du¤rumlarının ne olduğunu Allah daha iyi bilir.[40]



Cool Nusayriye:


Şam'da bulunan Hakimiler yanmda, İslâmdan sıyrılıp çıkan bir fırka daha bulunmaktadır. Bu fırka, her ne kadar kendisini İsmai-üye fırkasına nisbet etmiyorsa da bunlar, İslama karşı gelmekte ve îslâmdan kopmakta,' îsmailiye'nin bazı kollarıyla birleşmektedir. Bu fırka, Nusayriye fırkasıdır. Daha önce de belirtildiği gibi bunlar, kendilerini İsmailiye fırkasından saymazlar. Fakat bunlar, îsmaili-yenin, İslâmdan sıyrılıp çıkan guruplarının eli altında yetişmişlerdir.

Bu fırka mensupları, Hakimîler gibi Şam'da yaşamışlardır. îsnaaşeriyye fırkasıyla beraber bulunmuşlardır. Daha doğrusu bunlar, İsnaaşeriyye'ye mensup olduklarını iddia ederler.

Nusayriler, ehi-i beyt'e mutlak bir bilgi verildiğine, Hz. Ali'nin ölmediğine, onun ilâh. olduğuna veya ilâha yakın bir derecede bu¤lunduğuna inanırlar. Nusayrîler, şeriatın, bir zahiri bir de bâtını ol¤duğu ve bâtınını imamların bildiği hususunda, Batınîyye fırkasıyla birleşmektedirler.

Bunlara göre nur, asrın imamının üzerine' doğar, onu şeriatın hakikatlannı, zahirini değil, bâtınım anlamaya sevkeder.

Kısaca bu fırkanın görüşleri Şii fırkalarına mensup olan ve bir çok Şiilerin reddettikleri aşırı görüşlerin bir karışımıdır. Bunlar, ha¤lihazırda hiçbir mensubu bulunmayan kâfir Sebeiyye fırkasından «Hz. Ali'nin Allah olduğu, onun ebediliği ve tekrar döneceği» görü¤şünü almışlar, Batmiyyeden ise, «şeriatın bir zahiri bir de bâtını» olduğu görüşünü almışlardır.

Bu aşırı uçlar, îslâmdan sıyrılıp çıkmışlar, İslâmî mefhumîan . atmışlar, kendilerinde «İslâm» adında başka bir şey bırakmamışlar¤dır. Bunların faaliyetleri, Mısır ve Şam'da hüküm süren Fatımî dev¤leti döneminde iyice artmış, o devletin idarecilerinden olan Hâkim bi-Emriîlah'ı kendi neva ve heveslerine uygun bir kişi olarak bulmuş¤lardır, îşte bu sebeple Nusayriye fırkasının lideri Hasan t. es-Sab-bah, Farsda, Hakim bi-Emrillah'ıri döneminde ortaya çıkmış, Hakim bi-Emrillah'm uluhîyet iddia ettiği zamanlarda Hasan, Abbasî dev¤leti aleyhine kışkırtmalara girişmiş, Şam topraklarına, düşünceleri¤ni yayan davetçiler göndermiştir.

Bundan sonra Şam topraklannda bu aşın uçlar çoğalmış, bugün «Cebel-en-Nusayriyye» diye adlandmlan «Semnıan» dağını kendile¤rine karargâh edinmişlerdir.

Bu fırkanın îleri gelenlerinden bir kısmı müridlerini esrarla uyuşturarak yoldan çıkarıyorlar ve kendilerine bağlıyorlardı. Bu nun içindir ki tarihte bunlar «Haşşaşîn» (esrarcılar) diye adlandı¤rılmışlardır.

Haçlıların Şam topraklarına ve çevresinde bulunan îslâm ülke¤lerine saldırdıklan dönemde Nusayrîler, müslünıanlara karşı Haç¤lılara yardım ettiler. Haçlılar,"bir kısım îslâm ülkelerini işgal edin¤ce, Nusayrileri kendilerine yaklaştırdılar, onlara büyük mevkiler verdiler.

Nureddin Zengi, Selahaddin:i Eyyubi ve ondan sonra gelen Eyyubiler işbaşına geçince, Nusayriler ortadan kayboldu. Faaliyetleri, fırsat buldukça ve zaman müsait oldukça müslümanlara tuzak kur¤ma ve müslümanlarin ileri gelenlerini ve liderlerini kalleşçe öldür¤me şekline dönüştü.

Daha sonra Şam topraklarına Tatarlar saldırınca Nusayriler bu defa da müslümanlara karşı Tatarlara yardım etmişler, Tatarlara, müslümanları öldürmeleri için zemin hazırlamışlardır. Tatarların saldırıları sona erince Nusayriler, kabuklu böcekler gibi dağlardaki kabuklarına çekildiler, yeni bir fırsatı kollamaktadırlar.

Bütün bu anlatılanlar, Şii adını taşıyan fırkaları kısaca özetle¤mektedir. Bunlardan, Şiiîerden kimlerin doğru yolda oldukları, kim¤lerin saptıkları, hangilerinin îslâmdan sıyrılıp çıktıkları ve hangile¤rinin Şiilik adıyla Hz. Ali'ye yamandıkları, aslında ise îslâma ve müslümanlara karşı düşman oldukları anlaşılır.